Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | karar verme | deciding n. | ||
Locally elected representatives are responsible for deciding on what needs to be done in each town, county or region. Yerel olarak seçilen temsilciler, her bir kasaba, ilçe veya bölgede ne yapılması gerektiğine karar vermekten sorumludur. More Sentences |
||||
General | karar verme | decision making n. | ||
Whatever happens in Nice, decisions need to be taken on decision making. Nice'de ne olursa olsun, karar verme konusunda kararlar alınmalıdır. More Sentences |
||||
General | karar verme | decision-making n. | ||
Failure to utilise women's decision-making abilities is an unacceptable waste. Kadınların karar verme yeteneklerinin kullanılmaması kabul edilemez bir israftır. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | karar verme | passing judgment n. | ||
Parliament is endorsing the work achieved by the candidate countries, on which the European Council will pass judgment. Parlamento, Avrupa Konseyi'nin karar vereceği aday ülkeler tarafından gerçekleştirilen çalışmaları onaylamaktadır. More Sentences |
||||
Psychology | ||||
Psychology | karar verme | decision making n. | ||
Notably, many of these medications could potentially effect mood and his decision making ability. Özellikle, bu ilaçların çoğu potansiyel olarak ruh halini ve karar verme yeteneğini etkileyebilir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | karar verme | dijudication n. | ||
General | karar verme | enacting n. | ||
General | karar verme | giving a decision n. | ||
General | karar verme | termination [obsolete] n. | ||
General | karar verme | conclusion n. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | karar verme | adjudgment n. | ||
Trade/Economic | karar verme | adjudicature n. | ||
Trade/Economic | karar verme | adjudication n. | ||
Law | ||||
Law | karar verme | adjudgment n. | ||
Law | karar verme | adjudicature n. | ||
Law | karar verme | adjudication n. | ||
Law | karar verme | passing judgement n. |